Türk Dış Politikasına Eleştirel Bir Analiz: 2015 Sonrası Suriye’de Sınır Ötesi Askeri Müdahaleler ve Yeni İnsancıl Politikalar
Özet
2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin iktidara gelmesiyle siyasal alanda değişen statükonun yansı- ması, Türk dış politikasında da görülmüştür. 2007 sonrası Müslüman çoğunluklu seküler rol model olma iddiası, neo-klasik güç dengesi temelli bir kimlik inşasını da gündeme getirmiştir. Bu bağlamda, dönemin (2007-2017) akademi kökenli dışişleri bakanı Ahmet Davutoğlu’nun “stratejik derinlik”, “komşularla sıfır sorun” ve “Yeni Osmanlıcılık” politikalarıyla idealleştirdiği, bölgesel güç olma hedefi, Arap coğrafyasın- da Türkiye’nin popülerleşmesini sağlamış, Soğuk Savaş sonrası zorlu ilişkiler kurduğu Suriye ile yeniden iş birliği ortamı tam da bu dönemde kurulmuştur. Davutoğlu hükümeti ve karizmatik otorite modeli Erdo- ğan liderliğinde kurulan bölgesel ilişkiler, bölge halklarının nezdinde bu liderlerin popülerleşmesini sağ- lamıştır. Bu süreçte gelişerek ilerleyen ilişkiler, 2011 yılında Suriye İç Savaşı’nın patlak vermesiyle bo- zulmuştur. Zira bu süreçte, Türkiye’nin Arap Baharına destekleyici tavrı ilk pozitif bir ivme kazandırmış, ancak popülist iktidarlara yönelen eleştirinin Türkiye iç siyasetinde yarattığı endişe, dış politikada karar birimlerinde devlet düzeyinde gerçekleşen savunmacı reflekse neden olmuştur. Gerek Türkiye’de yaşanan siyasal dönüşüm gerekse bölgede hızla artan çatışma süreci, dış politika alanını revizyonistleştirir. 2016 yılında Türkiye’de yaşanan darbe girişimi, devletin beka merkezli güvenlik kaygılarını derinleştirir. Bu gelişmelerin sonucunda, Suriye’deki terör örgütlerine yönelik sınır ötesi askeri operasyonlar artarak de- vam etmiştir. Son yılların en önemli kırılma noktası ise büyük oranda Cumhurbaşkanlığı tarafından temsil edilen dış politikanın, Suriye ile olan ikili ilişkilerde sert gücün, insani krizlerin gerekçe gösterilerek uygulanmasıdır. Sınır ötesi operasyonlar, pazarlık masasında Türkiye’yi küresel güçlerin aradığı konuma taşımış; Avrupa Birliği, iş birliğini tek yönlü sürdürdüğü göç politikasında, Türkiye’nin “üçüncü güvenli ülke statüsünü” yeni insancıl politikalar aracılığıyla desteklemiştir. Bugün bölgesel ve küresel koşulların da etkisiyle şekillenen Türk dış politikası, devlet seviyesindeki sert güç politikalarının ahlaki ikilemlerini yansıtmaktadır. Askeri kayıplar, Türkiye – Yunanistan kara ve deniz sınırlarında yaşanan göçmen krizi ve 2023 Türkiye-Suriye Depremi yeni insancıl politikaların bölgesel düzlemde iki ülke ilişkilerini etkileye- cektir. Bu çalışma, devlet düzeyinde dış politika analizi yoluyla yeni insancıl politikalarla gerekçelendi- rilen askeri müdahalelerin teorik savunmasını eleştirel bir gözle değerlendirecektir. Bu amaçla, Türk dış politikasındaki karar alma pratikleri TBMM’deki Dışişleri Bakanlığı bütçe görüşmelerinden faydalanıla- rak analiz edilecektir.
Bağlantı
http://hdl.handle.net/20.500.12627/189698https://tdpkongresi.altinbas.edu.tr/wp-content/uploads/2023/06/CUMHURIYETIN-100.-YILINDA-TURK-DIS-POLITIKASI-TARIH-KURAMLAR-AKTORLER-MESELELER-Bildiri-Ozet-Kitapcigi.pdf
Koleksiyonlar
- Bildiri [64839]