Basit öğe kaydını göster

dc.contributor.authorHOTUN ŞAHİN, NEVİN
dc.contributor.authorKADIOĞLU, MERVE
dc.date.accessioned2021-03-03T15:59:39Z
dc.date.available2021-03-03T15:59:39Z
dc.identifier.citationKADIOĞLU M., HOTUN ŞAHİN N., "POSTPARTUM YORGUNLUK VE KANIT TEMELLİ GİRİŞİMLER", 1.ULUSAL DOĞUM SONU BAKIM KONGRESİ, İzmir, Türkiye, 1 - 04 Mayıs 2013, ss.18
dc.identifier.otherav_41e115ab-21fb-4381-b89f-b2100f992cc8
dc.identifier.othervv_1032021
dc.identifier.urihttp://hdl.handle.net/20.500.12627/48007
dc.description.abstractYorgunluk, fiziksel ve zihinsel sağlığı etkileyen, günlük aktiviteler, motivasyon ve sosyal etkileşimler üzerinde etkisi olan bir durumdur. Yaşam döngüsünde özellikle durumsal krizler sonucunda ortaya çıkmakta ve yaşam kalitesini önemli ölçüde etkilemektedir. Bu süreçlerden birini postpartum dönem oluşturmaktadır. Yeni doğanın gelmesi ile başlayan yeni hayat döngüsün de postpartum yorgunluk normal bir süreçtir. Ancak önemli olan yorgunluğun yönetilebilir düzeyde olmasıdır. Bu dönemde yorgunluğu etkili bir şekilde yönetmek güçtür çünkü yaşanan biyo-psiko-sosyal değişimler annenin enerjisinin azalmasına, uyum problemleri yaşamasına , duygusal dalgalanmalar anksiyetesinin biraz daha artmasına neden olmakta ve anneler desteğe gereksinim duymaktadırlar. Doğum sonu dönemde yaygın olarak görülen bu tablo anneliğe geçişi- uyumu ve anne-bebek bağlanmasını da olumsuz yönde etkileyen önemli bir sorundur. Postpartum yorgunluk, postpartum annelik rolü edinimini etkileyebileceği gibi kadının evle ilgili, sosyal, çalışma alanları ve öz bakım sorumluluk alanlarındaki fonksiyonel statüsünü, eski konumuna dönmesini geciktirebilir ve kadının postpartum depresyon riskini artırabilir. Yapılan çalışmalarda Doğum sonu depresyonun görülme sıklığı %24.7 ile % 29.5 arasında olmasına rağmen yorgunluğun görülme sıklığı %79.8 olarak saptanmıştır. Bu nedenle, anneyi ve dolaylı olarak bebeği etkileyen bu olumsuz tablonun erken dönemde tanılanması ve gerekli önlemlerin alınmasında ebe ve hemşirelere önemli sorumluluklar düşmektedir. Sonuç olarak postpartum yorgunluk sıklıkla anneliğe geçişin kaçınılmaz bir sonucu olarak görülmektedir. 24 saatlik bebek bakımı, evdeki diğer çocukların bakımı, riskli bir gebelik süreci, düşük sosyo-ekonomik düzey, uyku düzensizliği,doğum şekli ve postpartum kan kaybı yorgunluğun temel belirleyicileri olmasına rağmen yorgunluğu artıran fiziksel durumlar da temel etken olabilmektedir. kanıt- temelli girişimler için uygun olan bu durumlar anemi, enfeksiyon/ inflamasyon ve tiroid yetmezliğinden oluşabilmektedir. Bu derlemede; postpartum yorgunluğa temel oluşturabilecek anemi, enfeksiyon/ inflamasyon ve tiroid yetmezliğine yönelik kanıt temelli girişimler, postpartum yorgunluk ve postpartum depresyon arasındaki ilişki ve hemşirelere yönelik klinik girişimlere yer verilecektir. Anahtar kelimeler: doğum sonu dönem, postpartum yorgunluk
dc.language.isotur
dc.titlePOSTPARTUM YORGUNLUK VE KANIT TEMELLİ GİRİŞİMLER
dc.typeBildiri
dc.contributor.departmentİstanbul Üniversitesi , ,
dc.contributor.firstauthorID602613


Bu öğenin dosyaları:

DosyalarBoyutBiçimGöster

Bu öğe ile ilişkili dosya yok.

Bu öğe aşağıdaki koleksiyon(lar)da görünmektedir.

Basit öğe kaydını göster