"Küresel Politikada Toplumsal Cinsiyet Temelli Güvenlik" Güvensizliği Yeniden tanımlamak
Özet
Küresel Politikada Toplumsal cinsiyet temelli güvenlik – “Güvensizliği” yeniden tanımlamak
Siyaset teorilerinde toplumsal cinsiyet yaklaşımı, kadın hakları hareketi ve feminist mücadelenin tarihiyle paralel ilerlemiştir. Tüm Dünya’da İkinci Dalga feminizmin gelişmesi, ve Soğuk Savaşın sonunda ortaya çıkan iki ideolojili dünyanın dönüşümü Kadın hakları mücadelesini daha ilerletmiş, kadınlar yalnız politik temsiliyet ve liberal eşitlik üzerinden değil, iktidar ve erk ilişkisini sorgulayan bir perspektifle sosyal bilimlerde üretim yapmaya başlamışlardır.
Küresel politikada feminist kuramın yeşermesi ve bunun güvenlik çalışmalarına yansıması aynı döneme koşuttur ve birbirinden ayrıştırılması zor bir ilişkide ilerler. Soğuk Savaşın bitimiyle birlikte ortaya çıkan etnik ve bölgesel kökenli çatışmalar, daha önce kamuoyuna yansımadığı kadar çok kadınların ve çocukların savaşın doğrudan hedefindeki topluluklar olduğunu göstermiştir. Daha da ilerisi kadınlık, çatışmaların tarafları bünyesinde “aşağı ve lekenen” olarak görülmüş ve devletin bedenine müdahale etmek o devletin ve ya ulusun kadınlarına müdahale etmek olarak algılanmıştır. . Bu olgular uluslararası politika kuramcılarını özellikle feminist yazarları, toplumsal cinsiyet rollerinin küreselleşmesi, militerleşmesi ve kurumsallaşması üzerine düşünmeye yöneltmiştir. Bu sunumun amacı feminist örgütlenmenin gelişiminin politik ilerleyişini de göz önüne alarak, toplumsal cinsiyet merkezli küresel politikanın ve onun güvenlik alanındaki görüşlerinin nasıl geliştiğini, anlatmaya başlamaktır. Bunu yaparken Ortodoks teorilerin tanımladığı güvensizlik alanlarından ziyade cinsiyet temelli güvensizlik alanları tanımlanacak (Gender mainstreaming) toplumsal cinsiyet temelli politikaların yöntemleri analiz edilecektir.
Koleksiyonlar
- Bildiri [64839]