Chakrabarty, Moore ve insan genleri BRCA1/2 : ABD’de gen patentlerinin hukukî geçmişi, Avrupa Birliği ve Türkiye’deki düzenlemeler ve bir biyoetik değerlendirme
Tarih
2021Yazar
Metin, Sevtap
Temel, Mustafa Kemal
Karaman, Muhammet İhsan
Ertin, Hakan
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
ÖZ: Yirminci yüzyıl sonlarına kadar uzun yıllar canlı varlıkların patentlenemeyeceği düşünülmüşken, 1970’lerden itibaren Amerikan mahkemelerinde biyolojik materyaller için yapılan patent başvuruları lehine alınan tarihî kararlar sonucunda, bu durum değişmiştir. Bilimsel olarak yapılamaz olanlar laboratuvarlarda yapılabilir hale geldikçe, ticarî başvuru ve hukukî kararlarda, mikroorganizmalardan insana doğru, giderek daha ileri gidilmiştir. Öyle ki tıp ve biyoteknoloji tarihinden de görüleceği üzere; Chakrabarty vakasında genetik mühendislik ürünü bakteriler, OnkoFare ve koyun Dolly vakalarında transgenez ve klonlama ürünü hayvanlar, bir hücre hattının söz konusu olduğu Moore vakasında ve de güncel BRCA1/2 gen patentleri davasında ise insan bedeninin parçaları patentlenmiş ya da patent konusu olmuştur. Bu çalışmada, biyolojik (genetik) materyallerin patentlenişine dair ABD patent hukukundan tarihte birer dönüm noktası teşkil etmiş olan bazı emsal kararlar yeniden gözden geçirilmiş, yanı sıra Avrupa Birliği ve Türk (genetik) patent mevzuatına değinilmiş, ardından bu tür patentler lehine işleyen hukukî süreç, insan bedeninin ticarî patentlenebilirliği aleyhinde argümanlarla, (biyo)etik açıdan değerlendirilmiştir. Hukukî ve malî gerekçeleri olsa da, gen patentlerinin aynı zamanda patentlenen genler üzerinde başkalarınca yapılabilecek araştırmaları engellemek suretiyle bilimsel, diyagnostik genetik testlere ve bağımsız doğrulama testlerine erişimi kısıtlamak suretiyle klinik, ve insan bedeninin metalaştırılması cihetiyle de biyoetik sakıncaları vardır.
Koleksiyonlar
- Makale [92796]