Marcus Aurelius ve Lucius Verus Dönemlerinde M.S. 165-180 Yılları Arasında Görülen Büyük Salgın
Özet
ılında Nisibis’te görülmeye başlayan salgın esnasında sefere katılan askeri birlikler, imparatorluğun Balkanlar ve Avrupa bölgelerinde konuşlanmış bulunuyorlardı. 162 yılından 166 yılına kadar süren Parth seferine katılan askerlerin Ren ve Tuna sınırlarındaki sürekli konuşlandırılmış oldukları karargâhlarına dönmeleriyle birlikte salgın Avrupa’ya ve hatta Britannia’ya kadar taşındı. Bu durum Marcus Aurelius dönemindeki salgında oluşan kayıpların kesinlikle abartılmadığını oldukça yüksek can kaybı olduğunu, imparatorluğun sınırları içerisindeki nüfus yapısının önemli ölçüde etkilendiğini ve hastalığın yarattığı tahribatın dönemin kaynaklarında da belirtildiği gibi yıllarca sürdüğünü, hatta Roma sınırları dışında Barbaricum bölgesine de yayıldığını ortaya koymakta; belki Marcus Aurelius’un yerine geçen oğlu Commodus zamanında da devam etmekte olduğunu düşündürmektedir. Ne M.Ö. 430/429 yılında Atina ve çevresinde görülen salgının ve ne de M.S. 248 yılında Roma imparatorluğunda görülen ve Decius ya da Kyprianos salgını olarak tanımlanan hastalığın yayıldığı alan bu kadar büyük değildi ve bu kadar yüksek sayıda can kaybı yoktu. 6. yy. da Justinianus döneminde dalgalar halinde yayılan ve Justinianus vebası olarak tanımlanan veba salgını yıllarca kitlesel ölümlere neden olmuş ve neredeyse Ortaçağda görülen büyük veba salgınları gibi o zaman için bilinen dünyanın nüfus yapısının değişmesine neden olacak ağır can kayıpları meydana gelmişti. 19. yy.da bazı eskiçağ tarihçileri Antoninus salgını olarak bilinen Marcus Aurelius dönemindeki salgının yarattığı yıkıcı etkinin Roma imparatorluğunun 3. yy.da yaşadığı, siyasi, asker ve iktisadi krizin hazırlayıcısı olduğunu hatta eskiçağın bitimi olarak yorumlanabileceğini öne sürmektedirler. Ancak Roma imparatorluğunun 3. yy.da yaşadığı krizin 2. yy.ın ikinci yarısındaki Antoninus salgınının yarattığı olumsuzluklardan başka nedenleri de vardı.
Koleksiyonlar
- Makale [92796]