RESEARCH ON CULTUREL STUDIES
Yazar
YAVAŞGEL, Emine
KARADOĞAN DORUK, Sevimece
Üst veri
Tüm öğe kaydını gösterÖzet
Çoğulculuk yeni bir söylem değildir. Jürgen Habermas, birbirinden giderek uzaklaşan söylem evrenlerinin çoğul bir nitelik kazanmasını özgül olarak çağcıl deneyimin getirdiği bir şey olarak yorumlar. Ve birbirinden farklı iki tür çoğulculuğu biraraya getirir. Biri, iş bölümünden, gerçeklik, yargı ve beğeni ile ilgili söylemlerin karşılıklı olarak ayrılmasından kaynaklanan, Habermas’ın kendi başına çağcıllığın en önemli özelliği olarak değerlendirdiği ve felsefecilerle toplumbilimcilerin en azından birkaç yüzyıldır birlikte yaşamakta oldukları çoğulculuk; öteki ise, çağcıllığın yadsıdığı ve uygulamada alt etmek için büyük bir çaba gösterdiği gerçeklik, yargı ve beğeninin yerleştirilmesini yeniden istemleyen gelenek bağlamlı söylemlerin çoğulluğu.
Bu bağlamda, çoğulcu toplum anlayışı, yalnızca farklı toplulukların birarada yaşamasını değil, aynı zamanda her topluluğun kendi değer ve ülkülerin sınırlarını tanımasını temel bir ilke olarak içermektedir. Bu ilke, ötekine karşı sorumluluk ilkesi olarak inşa edilmelidir. Bu şekilde çoğulculuk kavramının ilişkiselliği ortaya konmuş olacaktır. Bu anlamda çoğulculuğu yaşama geçiren, ötekiyle diyalog yoluyla, hem kendimizi anlamamızın, kendi kimliğimizi tanımlamamızın yolunun açılması, hem de ötekinin kimliğini tanıma fırsatının yakalanmış olmasıdır. Bu şekilde de, farklılık üzerine kurulan kimlik istemlerinin farklılıkları ayrıcalıklaştırıcı bir niteliğe dönüşmesini engellemenin ön-koşulu kabul edilecek çoğulculuk anlayışı ile yeniden tanımlanmaya açık nitelikte olduklarını belirtebilme fırsatının yaratılmış olması söz konusu olacaktır.
Bu perspektifte, yüzyılımızın akışı içerisinde gerçekleşen olaylara bakıldığında da toplumsal adaletsizlik ve huzursuzlukların çözüm yolu ve bir çıkış noktası olarak Kutsal’a yönelinmekte olduğu görülmektedir. Öyle ki, insanı insan yapan en temel niteliklerin başında inanma, güvenme, sığınma, bağlanma olguları gelmektedir. Canlılar dünyasında yalnızca insan değerler sistemi oluşturma yeteneğindedir. Dolayısıyla, insanlar arasındaki etnik, kültürel ve inançla ilgili ayrılıklardan kaynaklanan çatışmaları önleyebilmek için üzerinde kimsenin karşı çıkamayacağı ortak kutsal, insansal değerleri ön plana çıkarmak yarar sağlayacaktır. Bu konuda Büyük Dinler arasında diyalog’a özellikle büyük görevler düşmektedir. Bu bildiride de, kutsalın dinamikleri çerçevesinde yürütülen dini çoğulculuk modeli, global etik tasarımı siyaseti, dinlerarası diyalog ve medyanın bu konudaki haber üretimi irdelenecektir.
Anahtar sözcükler
Dini çoğulculuk, Diyalog, Küresel etik, Dünya barışı
Bağlantı
http://hdl.handle.net/20.500.12627/127551https://avesis.istanbul.edu.tr/api/publication/c0297b8c-76a6-4ebd-91ab-532d03c52f61/file
Koleksiyonlar
- Kitapta Bölüm [327]