Sağlığın Mikrosu
Özet
Sosyal bilimler insanı, insan faaliyetlerini, davranışlarını,yarattığı etkileri inceler. Toplumu oluşturan bireylerintercihleri, beklentileri, uzmanlık alanları, girişimcilikleri vedaha birçok faktör sosyal bilimlerin bu anlamda dallarınıoluşturduğu gibi diğer bilimler de dolaylı veya direkt yoldankendi alanlarıyla yine toplumun düzeyini yükseğe çekebilmekiçin araştırmalar, çalışmalar, projeler, programlar,araçlar oluşturmaktadır. Örneğin; bir mühendis ile konuştuğunuzdakendi alanının bir bilim dalı, ekonominin ise bilimolmadığını, subjektif olduğunu söyler. Çünkü kullandığı enstrümanlar,hesaplandığında net sonuçlar verir. Aslında bakıldığındamühendislik veya benzeri dallar bir bilim dalı olmaözelliğini taşır. Birçok açıdan ekonomi, iktisat; normatif,subjektif kalabilir. Çünkü merkezi insandır. Bahsettiğimiz şekildedüşünen bir mühendisin şunu farketmesi gerekir: Peki,geliştirdiği teknoloji, bulduğu yöntem, yaptığı bina vs. kiminiçindir? Esasında bu sorunun cevabı çok açıktır. Bir mühendisinalanında gösterdiği tüm çalışmalar toplumu oluşturanbireyler içindir. Tek fark söz konusu mühendis sadece üretmeye,yaratmaya, tasarlamaya odaklıdır. Ekonominin isekonusu direkt olarak “insan”dır. Yani organik bağı diğer bilimlerdendaha farklıdır. Çünkü ekonomi, insan davranışlarıüstüne yapılandırılmaktadır ve büyük bir deney alanına sahiptir.Bu yüzden hipotezler, varsayımlar, tahminler oluşturmalı,tüm soruların cevabını elde ettiği sonuçlara dayanarakvermelidir. İşte ekonomiyi subjektif yapan, normatif kılan,objektif olmasından uzaklaştıran bu büyük laboratuvarı sadecebloklar, küçük gruplar halinde alıp, daha sonra geneleyaymak zorunda olmasıdır.2 Zahide Ayyıldız OnaranTahminler, varsayımlar, sosyal bilimin dolayısıyla ekonominincan damarıdır. Çünkü bir sorunun cevabını verebilmekiçin her şeyin sabit olması koşuluyla, aynı beklentiyioluşturdukları varsayımından hareketle analiz yapmak zorundadır.İşte biraz da bu yüzden iktisatçılar, ekonomistlerarasında daima farklı tahminler, beklentiler ve uyuşmazlıklarvardır. Örneğin; Fransız yazar ve Aydınlanma Çağı’nın ünlüfilozoflarından Denis Diderot: "Yalnızca ekonomist olan birekonomist, şayet pozitif bir tehlike değilse, bilim için büyükbir problem olacaktır.” derken diğer bir aydın: “İktisat bilmeninyararı, ekonomik güçlüklere geçerli çözümler bulmakdeğil, iktisatçılar tarafından aldatılmayı önlemektir.” demiştir.Hem eleştiriyi hem de övgüyü kendi içerisinde barındırmaktadır.Bu nedenle subjektif ve gerektiğinde bir o kadarobjektif olabilmektedir.“Peki, ekonomi nedir?” sorusuyla başlayıp, tanımlamayaçalışalım. İktisadın, modern ekonominin ataları olanAdam Smith, David Ricardo ve Karl Marx, insan için dahaavantajlı bilimsel formlar oluşturarak, bu bilimin felsefik,politik ve ahlaki yönünü vurgulayan, öne çıkaran, teknikselmetotlarla değer geçişli analiz yapmışlardır. AlfredMarshall’a göre iktisat gelişmekte olan doğal bir bilimdirve kesin kuralları (her ne kadar zor olsa da) araştırmaktadır.Klasik tanım ortak kabul görse de, birçok akademisyen veekonomist tarafından tartışılmaktadır. Bu nedenle "Ekonomilimitli, sınırlı kaynaklarla sınırsız ihtiyaçların en iyi şekildedengelenmesini sağlayan sosyal bir bilimdir.” tanımı yerine;“ekonomi (teorik analiz içerdiği zaman iktisat) kaynaklarıdoğru, adaletli, geleceğe yatırım yapma şansı bırakacak şekilde,ihtiyaçlarımızı karşılayabilmek için, en iyi stratejiyi,politikayı, aracı kullanarak maksimuma ulaştırabilmektir.”tanımını kullanmak doğru olacaktır. Günümüzde yapılan bilinçsiz,aşırı tüketim geleceği sorunlu hale getirecektir.Sağlığın Mikrosu 3”Tanrı gençleri korusun, ulusal borçları onlar mirasalacaklar." diyen ABD’nin 31. Başkanı, Herbert Hoover, bugününiktisadi kararlarının, gelecekte yaratacağı dezavantajavurgu yaparak, soruna işaret etmiştir. İktisadi insanı; minimumçabayla maksimum faydayı elde etmek isteyen insantipi olarak tanımlarsak, sadece kendi çıkarını maksimizeeden insan anlaşılmaktadır. Minimum eforla maksimum faydanın,maksimum getirinin sağlandığı bir yerde haksızlığınve bencilliğin söz konusu olmaması mümkün değildir. Bireyinkendi çıkarını maksimize ederken, başkalarının çıkarlarınıminimize etmemesi söz konusu olamaz. Daha adaletli,eşit bir paylaşım için; birey çıkarını maksimize etmeye çalışırken,başka bir bireyin hakkı olan paydan almamaya dikkatetmelidir. Ancak, kapitalizmin yoğun bir şekilde etkin olduğuekonomilerde eşit paylaşım mümkün olmayacaktır. Hattaserbest piyasa ekonomisinin geçerli olduğu ekonomilerdesağlık hizmetinin bir hak olarak kabul edilip, edilmemesitartışılmaktadır. Belirtmeliyiz ki hak olarak kabul edilmediğindeciddi sorunlar yaratmaktadır.Genel olarak; iktisat konusu insan olan bir sosyal bilimolup, gerek pozitif (objektif) gerekse normatif (subjektif) bakışaçısı veya yöntemlerle önermeler oluşturarak temel sorunlarıaçıklamaya çalışan yollar, yöntemler, stratejiler bütünüdür.Bir tanımın tam olarak anlaşılabilmesi için, tanım içerisindeyer alan kavramların doğru bir şekilde açıklanmasıgerekmektedir. Yapmış olduğumuz iktisat tanımından hareketle;Pozitif Önerme; ispatlanabilir, sınanabilir, test edilebilir,resmi çekilebilir anlamını ifade etmektedir. Nesnel önermelerde denir. İstatistik, matematik, ekonometri, grafikselanaliz vb. kantitatif(sayısal) yöntemler söz konusudur.Normatif önerme ise; din, ahlak, duygu, düşünce vegelenek gibi unsurlardan etkilenilerek oluşturulan ve kişidenkişiye değişiklik gösteren sözel tahminleri içermektedir.4 Zahide Ayyıldız OnaranÖrneğin gittiğiniz hastanede çalışmakta olan bir doktoruniyi biri olduğunu söylemeniz veya düşünmeniz; o doktorunmesleğinde başarılı olduğu anlamına gelmez. Bu yorum subjektifkalır. Çünkü iyilik ve sempati gibi kavramlar normatifbirer olgudur.” Doktor iyi okullarda ve hastanede çalışmış.”,“Ameliyat çok iyi geçti.”, ”Makineleri iyi kullanıyor.” önermeleriise pozitif ‘tir.Gerek iktisat biliminde gerekse sağlıkta ve yaşamdakavramları, kelimeleri doğru kullanmak yanlış tanım, sonuçve analizlere ulaşılmasını önleyecektir. Örneğin; birçok kitaptaiktisat ve ekonomi arasında bir fark olmadığını, çoğuzaman aynı anlamda kullanıldığını görmek mümkündür.Peki, gerçekten iktisat ve ekonomi arasında bir fark yok mudur?Çok küçük olmakla birlikte iki kavram arasında bir farkbulunmaktadır. Zaten söz konusu kelimelerin ingilizce karşılıklarınabaktığımız zaman ekonomi için (economy) iktisatiçin (economics) kullanılmaktadır. Buradaki fark; iktisat genelolarak; teori, yöntem, analiz ve uygulamalar (matematik,istatistiksel, ekonometri) bütünüdür. Teoriler bağlamında tüketimi,verimliliği ve dağıtımı insan unsurunu da ele alarakinceleyen bir sosyal bilimdir.Abdullah Mesud Küçükkalay Hoca’nın “İktisadi DüşünceTarihi” kitabında yer alan Alfred Marshall’ın matematikile ilgili sahip olduğu düşünceleri, burada dile getirmek;bir klasik iktisatçının matematiğe bakış açısını vurgulamasıaçısından önemlidir.”İktisadi hipotezleri ele alan iyi bir matematiksel teoreminiyi bir iktisat olması muhtemel değildir. Bu yüzden benkendi çalışmalarımda şu kuralları benimsemeye fazlasıyladikkat ettim. 1) Matematiği bir araştırma dili olarak değil debir steno dili olarak kullan 2) Çözüme ulaşıncaya kadar onlarıkendine saklamaya devam et 3) İngilizceye çevir 4) Sonragerçek hayatta önemli olanları açıkla. 5) Matematiği yak külSağlığın Mikrosu 5et 6)Dördüncü kuralı yerine getirmede başarılı olamıyorsanüçüncü kuralı yok et.”Tabii ki matematik, her türlü ampirik çalışma, kantitatifyöntem ve analiz kesin sonuçların yaratılmasında, tahminsınırlarının geliştirilmesinde önem arz etmektedir. Konu sosyalbilimler, dolayısıyla da ekonomi olunca durumu birkaçboyuttan incelemek gerekir. Aksi takdirde analiz doğru olsada sonuç beklenildiği gibi çıkmayarak, sapmalar gösterecektir.Yani ekonomiyi bir matematiksel bir de sosyal boyuttaanaliz etmek gerekmektedir. Marshall’ın da dediği gibi stenodili olarak kullanılması daha doğru olacaktır. Günümüzdematematiksel iktisatçıların analizleriyle, matematiği sadecebir araç gibi kullananlar karşılaştırıldığında subjektif yaklaşımlarınbiraz daha başarılı olduğu görülmektedir. Herkesmatematik bilmeli ancak matematiğin esiri de olmamalıdır.Tekrar konumuza geri dönecek olursak; iktisat varsayımlar,teoriler, matematiksel, deneysel analizler bütünüolarak ifade edilirken, ekonomi ise; matematiği sadece stenogibi kullanan bir sistemler bütünüdür. Biraz daha bütüncülbakar, bölüp, parçalara ayırarak test etmez. Ülkenin ekonomisidediğimizde genel bir bakış açısı söz konusuyken, ülkeniniktisadi yapısı dediğimizde spesifikleştiririz. Örneğin;“Türkiye ekonomisinde Keynesyen iktisat etkileri görülmektedir"gibi bir önermede Keynesyen iktisat kavramının yeralması, Keynes’in tüm paradigmalarının, önermelerinin vesavunularının teorik temelleriyle ortaya konulması anlamındadır.İkinci bir örnekle netleştirmek istersek mikro iktisattaeğrinin eğiminin hesaplanması ile ekonomide firmalarınüretiminin ihracata etkisi arasındaki farklılığın bu açıdannasıl oluştuğunu gösterebiliriz. Birincide matematik, pür teorikanaliz, diğerinde ise; ihracatımız 10 milyon dolar oldu,şeklinde matematiği araç olarak kullanan genel anlatım sözkonusudur. Bu tanımın ve ayrımın doğruluğunun tartışmayaaçık olduğunu belirtmemiz ve vurgulamamız yerinde ola6Zahide Ayyıldız Onarancaktır. Literatürde her iki kavram aynı anlamda kullanılmaktadır.Alfred Marshall:“< iktisat bilimi>insanlığın sıradan iş hayatının bir incelemesidir.Hayatın ekonomik yönünün sıradan sahnelerininçok önemli soruları ve bu sorulara karşılık gelen her anlamdakifarklı cevapları içermesi, testler varsayımlarla ispatedilmeye çalışılması iktisadın önemini daha da netleştirmektedir.”Sosyal bilimlerde yüzde yüz doğruluk olması mümkündeğildir. Ayrıca iktisatta kesinlik, netlik, değişmezlik gibi olgulardanbahsetmemiz de oldukça zordur. Bununla birliktevarsayımlarla ispatlanmaya çalışıldığı sonucuna varmamızçok abartı gözükmemektedir.İnsanın; yani hane halklarının günlük yaşam içindekieğilimleri, yaratıcılıkları, ihtiyaçları, üretim ve tüketim faaliyetlerininetkileri, aksaklıkları, sonuçları bir döngü, yeni birtanım alanı yaratmaktadır. Yani ekonominin (veya iktisadın)başka dallarının konusunu oluşturmaktadır.
Koleksiyonlar
- Kitap [6910]